Türkiye, artan genç nüfusu ile pek çok alanda olduğu gibi bilişim alanında da parlak bir gelecek vaat ediyor. Sahip olunan bu dinamizm doğru kanalize edildiği takdirde Türkiye’nin ileride bu alanda söz sahibi olan ülkelerden biri olması hiç de uzak bir ihtimal değil.
Her zaman yeniliklere daha açık olan genç nüfusun bu alanlara yönelik ilgilerinin canlı tutulması ve teşvik edilmesi sağlanabilirse; ülke geleceğine azımsanmayacak bir katkı yapılmış olur.
Aslında olanaklar temin edildiği takdirde gençlerin neler yapabileceklerine dair pek çok yeterli örnek gösterilebilir. Bunlardan en göz önünde olanı “Türkiye İşlemcisini Tasarlıyor” adlı yarışma… Görüldüğü gibi işlemci üretimi konusunda yarışma düzenleyebilecek seviyeye ulaşan Türkiye, bunların yanında yurt dışında gerek film ve gerek oyun üreten firmalarda çalışan bir sürü yetenekli gence sahip…
Bu tür örneklerin ve başarı hikayelerinin artması için bu alanda yetenekli ve istekli gençlerin teşvik edilmesi gerekiyor. Ayrıca okullarda bilgisayar ve bilişim ile ilgili derslere gereken önem verilmek suretiyle bu alanda potansiyel bir yeteneğe sahip olan öğrenciler saptanabilir. İlgili derslerin müfredatına, bilgisayarda yazı yazma ve resim yapma gibi konuların yanında web sayfası hazırlama veya basit bir programlama konularak konuyla ilgilenen öğrencilerin dikkati çekilebilir.
Bu gibi durumlarda başarı sağlamak için gençlerin merak unsuru daima canlı tutulabilmelidir. İşte bu noktada ailelere büyük bir sorumluluk düşüyor. Pek çok aile çocuğunun kullandığı bu tür teknolojilere yabancı olduğunda; söz konusu teknolojiyi tanımak veya onu öğrenmeye çalışmak yerine; önyargılı bir yaklaşım sergilemeyi tercih ediyor ve çocuklarını uzaklaştırmak istiyorlar. Oysa artık en basitinden bilgisayar başında geçirilen sürenin bir zaman kaybı ya da bilgisayar ile yapılan bütün işlemlerin oyun olduğu kanaatinin yıkılma zamanı geldi.
Diğer bir taraftan bilişim ve teknoloji ile uğraşmanın gençleri daha üretken, daha pratik ve daha araştırmacı yaptığını anne ve babaların kabul etmesi gerekmektedir. Gençler Internet sayesinde aradıkları bilgiye ulaşmanın yolunu bir şekilde bulmayı başarabiliyorlar. İlk seferde erişmeye çalıştıkları kaynağa belli bir sebepten ötürü ulaşamasalar bile sonunda etrafından dolaşıp istediklerini elde edebiliyorlar.
Gençlerin içinde olan bu mücadele hırsı ve pes etmeme duygusunun en iyi şekilde değerlendirilebileceği alanlardan biridir bilişim… Günümüzün rekabetçi ortamında rakiplerle yarışabilmek için en çok ihtiyaç duyulan bu duygular yarışın galibi olma konusunda oldukça işe yarayacaklardır.
Bütün ailelerin çocuklarının başarılı olmasını istemelerine karşın pek çoğunun bilişim ile ilgili uğraşları zaman kaybı olarak görmeleri aslında çok üzücüdür.
Bu sorunun ortaya çıkmasının nedeni aslında yukarıda da bahsedildiği gibi ailelerinin çocuklarının kullandıkları teknolojiye yabancı olmasından dolayı kaynaklanıyor. Aileler hem zamanı yakalayarak, teknolojinin nimetlerinden faydalanmak hem de çocuklarını kötü niyetli kişiler ve uygunsuz içerikten koruyabilmek için bu teknolojiye yaklaşmalıdırlar.
Sözün kısası Türkiye, elindeki pozitif imkanları ile geleceğin bir numaralı bilişim ülkesi olabilir ancak bunu sağlayabilmek için gençlerin yanında ailelerin de yönlendirilmesi ve eğitilmesi gerekmektedir.