Browse Month

Ağustos 2007

Nerede Kalmıştık?

Eveeet bir haftalık bomba gibi bir tatilin ardından yine kürkçü dükkanına gelmiş bulunmaktayım.

Deniz güneş ve tarif edilemez bir huzurun ardından dürüst olmak gerekirsebugünlük yazacak birşey bulamıyorum arkadaşlar. Hele birde gelir gelmez uzun zamandır sürümcemede kalan bir php projesini daha yeni bitirmenin verdiği bir yorgunlukta var.

Bu saçma yazı için kusura bakmayın şimdilik hoşçakalın

Reset Zamanı

Giderek hayatımda daha fazla bir yer işgal etmeye başlayan bilgisayardan bugün itibariyle bir hafta kadar uzaklaşıyorum.

Evet bir haftalığına tatile çıkıyorum buralarda olmayacağım ve bir hafta boyunca bilgisayarın yakınına bile uğramayacağım bütün hazırlıklarımı yaptım bekle beni deniz …

Bir hafta boyunca kendimi stand by konumuna alıyorum hatta formatlıyorum

format beyin :
BEYİNDEKİ TÜM STRES VE GERGİNLİK SİLİNECEK BUNU YAPMAK İSTEDİĞİNİZDEN EMİN MİSİNİZ?
(E / H)
E
Beyin biçimlendiriliyor... %100 Tamamlandı.
BİÇİMLENDİRME TAMAMLANDI BİRİM ETİKETİ 11 KARAKTER BOŞ BIRAKMAK İÇİN ENTER
BEYİN:>
BEYİN:> beyin/huzur
dır:
BEYİN/HUZUR:> 4 dosya bulundu.

HUZUR_INSTALL.EXE 504.9987 KB
  HUZUR.INI 2 KB
  HELP.CHM 458.KB
  INSTALL_LOG.INI 1.KB

BEYİN/HUZUR:> huzur_install.exe
LOADING...

 

Anayasa Önerisi

Genç sivillerin 22 Temmuz seçimlerinden önce hazırladığı anayasa paketini aşağıda okuyabilirsiniz seçimler yapıldı takke düştü takiyyeciler kaybetti ama nafile hala uzlaşma diye tuttururak azınlığı çöğunluğa hakim kılmaya çalışıyorlar. Partilerinin isminden dolayı demokrasiye en çok sAahip çıkması gerekenler neden demokrasiyi en çok yaralayanlar oluyorlar.

İşte CHP’nin uzlaşacağı bir anayasa ve yine rahatça uzlaşsınlar diye cumhurbaşkanı seçimini en doğru şekilde karara bağlama metodu

Saltanat geri gelsin, Sezer’in oğlu cumhurbaşkanı olsun

3 CHP oyu 1 AKP oyunu götürsün

CHP’ye verilen oylar 5, AKP’ye verilen oylar yarım sayısın

Anayasa mahkemesi dağıtılsın, Kanadoğlu başkadı ilan edilsin.

Göbeğini kaşıyan adamların oy hakkı olmasın. Tespit için Bekir Coşkun yetkilendirilsin.

Çağlayan ve Tandoğan mitingleri halk konsulü olsun, ayda bir toplansın.

CHP seçimlere girsin. Kazanamazsa seçimler tekrarlansın. Kazanamazsa seçimler tekrarlansın. Kazanamazsa seçimler tekrarlansın. Kazanamazsa seçimler tekrarlansın. Kazanamazsa seçimler tekrarlansın. Kazanamazsa seçimler tekrarlansın. Kazanamazsa seçimler tekrarlansın. Kazanamazsa seçimler tekrarlansın. Kazanamazsa seçimler tekrarlansın.

Halk cumhurbaşkanını değil, cumhurbaşkanı halkı seçsin

Seçimlerde açık oy gizli sayım yapılsın

Bilgi Güvenliğine Önem Verilmeli

Türkiye, bilişim alanında giderek artan bir ivme ile zirveye gidiyor. Her geçen gün artan yazılım şirketleri ve ortaya koydukları ürünleride bunların bir kanıtı…

Bu artış yanında bir takım riskleri de getiriyor. Sözünü etmeye çalıştığım durum artık veri hırsızlığının artabileceği… Teknolojiyi bu kadar hızlı öğrenen bir milletten daima bunu iyi yönde kullanacak bireylerin çıkmasını ummak fazla hayalperestlik olur.

Yukarıda bahsedilen durumun en belirgin örneği Çin’de yaşandı Çin dünyada bu yönüyle artık ilk sıralarda yer alıyor.

Geçenlerde web güvenliği ve filtreleme alanında dünyada önder kurumlardan biri olan websense CEO’su İstanbul’a gelerek bu konuyla ilgili bir kaç kelam etti. Bu tür durumların gelişen ekonomi ve teknolojilerde giderek arrtığını vurguladı… Ne yazık ki bu durum sadece büyük değil orta ölçekli kurumları da tehdit eder hale geliyor. Daha önce bu konuda sorun yaşamamış firmalar bu alanda yatırım yapmayı pek önemsemese de bir gün keşke dememek için ilgili alanlara yatırımın geciktirilmemesi gerekiyor.

Bazı firmalar bilgi güvenlikleri için bilgisayarlarında USB diskler ile bilgi taşınmasını önlemek için yeni sistemler bile kuruyorlar.

Bilgi güvenliğini sağlarken en çok dikkat edilmesi gerektiren nokta paranoyaklık ve ile gevşeklik arasındaki dengenin yakalanmasıdır

Sayısal Uçurum Araştırması

Birleşmiş Milletler Örgütü’nün bilgi ve iletişim teknolojileri ajansı olan Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından yürütülen bir araştırmada zengin ülkeler ile fakir ülkeler arasındaki sayısal uçurumun tahmin edilenden daha fazla olduğu ortaya çıktı.

Sayısal uçurumun kapanması amacı ile 2005 yılında Tunus’ta yapılan Birleşmiş Milletlerin düzenlediği Dünya Bilgi Toplumu Zirve toplantısında alınan karar gereğince uygulamaya konulan “Dünyayı Bağla” projesi kapsamında şimdiye dek atılan adımlardan olumlu sonuçlar alınmaya başlandığı görülüyor.

Dünyaca tanınmış büyük firmaların yanı sıra Birleşmiş Milletlerin, Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin hükümetlerinin, sivil toplum örgütlerinin desteğiyle yaklaşık 1 milyar kişinin bilgi ve telekomünikasyon bağlantısının yapılması çalışmaları kesintisiz sürüyor.

2015 yılında tüm dünya insanlarının bağlanması öngörülen “Dünyayı Bağla” projesinde öncelik özellikle telefon hizmetlerinden, televizyon ve radyo gibi temel bilgi kaynaklarından yoksun yüzbinlerce köye veriliyor.

“Dünyayı Bağla” projesine katkıda bulunan hükümetlerin, şirketlerin sayıları gün geçtikçe büyürken 20’den fazla ülkenin merkez bankalarının  uzmanları, mikrofinans kuruluşları da bu projenin finansal hizmetlerinin yerine getirilmesi için ortak çalışmalar yapıyorlar. Nobel ödülü sahibi Dr. Muhammed Yunus’un kurduğu Grameen adlı bir mikro kredi kuruluşu da proje kapsamındaki bölgelere sağladığı kredilerle bu girişimin büyük destekçisi oluyor.

ITU’nun dünyaca tanınmış büyük firmalar ve Avrupa Komisyonu desteği ile açtığı Internet Eğitim Merkezleri mezunları bu mikro krediler ile BT alanında kendi işyerlerini kurarak geri kalmış ülkelerde girişimciliğin yayılmasına katkıda bulunuyorlar.

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin yaptığı bu araştırmadan elde edilen sayısal uçurumla ilgili veriler temel başlıklar halinde şöyle sıralanabilir:

Her 100 Afrikalıdan dördünden daha azı, ABD, Kanada, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Japonya ve Rusya’dan oluşan G8 Grubu ülkelerinde yaşayanlardan her iki kişiden biri Internet kullanıyor.

G8 ülkelerinin nüfusu dünya nüfusunun yüzde 15’i olmasına karşın bu ülkelerde Internet kullananların sayıları dünyada Internet kullananların yüzde 45’ini oluşturuyor.

2004-05 büyüme oranına göre 2010 yılında gelişmekte olan ülkelerdeki nüfusun yüzde 25’inden azının çevrimiçinde olacağı beklenirken bu oran daha 2005 yılında gelişmiş ülkelerde yüzde 55’e ulaştı.

Dünyadaki köylerin yüzde 30’una doğru dürüst telefon hizmetlerinin ulaşamadığı hesaplanıyor.

Afrika’da kurulu 27 milyon sabit telefon hatlarının yüzde 79’u bu kıtadaki 54 ülkenin sadece altısında bulunuyor.

Yüksek gelirli ülkelerde nüfusun yüzde 13’ü genişbanda erişirken, gelişmekte olan ülkelerde bu oran sıfıra yakın.

30 ülkenin bazılarının toplam nüfusu tek bir 10 Mbps uluslararası bağlantıdan yararlanırken, zengin ülkelerde tüketiciler kendi kişisel 10 Mbps bağlantılarını çok uygun fiyatlarla satın alabiliyorlar.

BTHABER

Ofis Yazılımında Google Gücü

Google pazarda giderek büyüyor. arama ve mail gibi hizmetlerinden sonra ofis yazılımlarınıda webe taşımaya karar veren google’ın bu son marifeti hakkında BYTE dergisinin web sitesindeki haberi paylaşıyorum

Microsoft’un gelirlerinin büyük bir bölümünü oluşturan Office seti içindeki Word, Excel ve Powerpoint gibi bileşenler sayesinde adeta bir endüstri standardı haline gelmiş durumda. Birçok kurumun yazışmaları ve hesap tabloları bu uygulamalar üstünde çalışıyor. Bilgisayar kursları onların nasıl kullanılacağını anlatıyor, her sene yüz binlerce kitap onların kullanımını öğretebilme vaadiyle satılıyor. Elbette bu ilgi gelirlere de yansıyor. Microsoft’un bu birimi geçtiğimiz senenin son üç ayında 3,5 milyar dolar gelir ve 2,17 milyar dolar kâr etti. Başka bir deyişle Office birimi firmanın en çok gelir elde eden bölümü unvanını korudu.Elbette bu altın yumurtlayan tavuğun talibi de çok. Benzer işleri yapan yazılımlar her dönem vardı ancak şu ana kadar gelen en güçlü alternatiflerden biri aynı zamanda Microsoft’un en azılı rakiplerinden Sun tarafından temsil edilen StarOffice oldu. 1984 yılında kurulan bir Alman şirketi tarafından geliştirilen StarOffice, 1991’te 73 milyon dolara satın alınmıştı. Sun firması bir süre sonra ücretli StarOffice’in kaynak kodlarının büyük bölümünü halka açarak tamamen ücretsiz olarak dağıtılan OpenOffice adlı alternatifin de doğmasına önayak oldu.

Ancak Microsoft’un tahtına en büyük saldırı aynı zamanda son yıllardaki en dişli rakibi olan Google’dan geldi. Borsadan ve internet reklamlarından kazandığı parayla cepleri durmadan şişen Google tamamen internet üstünde çalışan uygulamalarının arasına Docs&Spreadsheets başlıklı hizmetini de katınca savaş bir anda bambaşka bir cepheye taşındı.

Geçtiğimiz günlerde Türkçe desteğine de kavuşan bu uygulama tamamen web üstünde çalıştığı için hiçbir uygulama yüklemeye ya da para vermeye gerek kalmadan her yerde, her bilgisayarda, her işletim sisteminde çalışabiliyor ve daha da güzeli oluşturulan bütün belgeleri web`de sakladığı için her an el altında tutuyordu.

Kısa sürede geniş kullanım alanına kavuşan bu uygulama yakın geçmişte hesap tablolarından grafik oluşturma özelliğinin de eklenmesiyle birlikte kişisel kullanıcılar için son derece cazip ve pratik bir seçenek haline geldi. Bu hızlı gelişmenin ardından Microsoft da web üstünde çalışacak ücretsiz bir Office alternatifi üstünde çalışmaya başladı.Google’ın geçtiğimiz günlerde başlattığı bir hizmet rekabet ateşini biraz daha harlayacağa benzer. Firma Google Pack adlı bedava uygulamalar paketinin içine normalde 70 dolara satılan StarOffice yazılımını da ekledi. Böylece sadece internette değil, istendiği takdirde bilgisayarda yüklü bir Microsoft Office alternatifiniz olabiliyor.

Bir Mikrosoft Klasiği

Geçenlerde bir web sayfasının açılmasının explorer kullanırken yaklaşık 20 saniye; firefox kullanırken ise 5 saniye kadar sürdüğünü keşfettim. Bu durumun nedenini araştırınca bulduğum sonuç şu oldu: Explorer sahip olduğu kimlik avı filtre özelliği sayesinde buna neden oluyor. Peki bu her sitede neden olmuyor orasını bilemem…

Yukarıda sözü geçen web sitesinin adresi: https://www.nic.tr/  İsteyen deneyebilir. Firefox bizi explorer kadar yormadan ve yıpratmadan daha güvenli olmayı nasıl başarıyor merak ediyorum doğrusu. Emri altında bir sürü deneyimli yazılımcının bulunduğu microsoft, her yazılımının yeni sürümünü adeta bir mucizeymiş gibi lanse eder ama çoğunlukla sonuç biraz makyajlamadan öteye gidemez. Vadedilenlerin çoğu çeşitli gerekçelere dayandırılarak iptal edilir.

Ne yazıkki explorer 7 sürümü benim için böyle oldu. Arayüzü değişen program, firefox‘un işlevselliğine ne de hızına yetişebilmiş.

Microsoft’un şu aralar pek takip etmediğim bir projesi daha var… Dev marka windows işletim sistemleri için geniş çaplı bir güvenlik yazılımı çıkarmayı planlıyordu. Sıkı durun bu hizmet ücretli olacak yani biz microsoftun kendi hatasından dolayı windowsta bulunan güvenlik açıklarını kapatabilmek için tekrar microsofta para ödeyeceğiz.

Vista çıkmadan önce duyurulan yeni dosya sistemi WinFS daha sonra iptal edilerek ayrıca bir servis paketiyle yüklenebilecek diye duyurulmuştu.

Biz artık Microsoft’tan yazılımlarının yeni sürümünde gerçekten bir yenilik bekliyoruz.

Şeytan Bu Kez Sağdan Yaklaşıyor

Aşağıdaki yazı Genç Sivilller taifesinden alıntıdır zihinlerine ve kalemlerine sağlık

Genç Siviller Hala Rahatsız!

Her şey birkaç ay önce başladı.

Önce, mitingler yapıldı, halk böyle istiyor mistifikasyonu yaratılmaya çalışıldı.

Sonra emekli hukukçuları, askerleri, politikacıları naftalin kokulu sandıklardan çıkardılar, bilirkişi diye önümüze koydular.

Koskoca hakimler 367 saçmalığını gözümüzün içine baka baka onayladı.

‘Yok artık bu devirde olmaz’ denen oldu, bir gece yarısı asker muhtıra verdi.

Düdük çaldı, köşelerin en mert ve yetkin diye bilinen kalemleri, güya solda fikirsel temellerini kuranlar biranda özköklerine döndüler ve bila istisna bu sürecin coşkun ve yılmaz savunucuları oldular.

Ve sonunda beyinlerimiz üzerinde verdikleri iktidar mücadelesinin meyvelerini alma mevsimi geldi, önümüze sandık kondu.

Daha önce de yaptığımız gibi, tüm gündelik eleştirilerimizi, normal şartlar altında geçerli olan siyasal farklılıklarımızı bir kenara kaldırdık ve şapkadan tavşan çıkardık.

Hesapları tutmayan toplum mühendisleri hiç üzerlerine alınmadılar, halkın ahmaklığından hatta ihanetinden dem vurdular, faturayı birkaç siyasetçiye kestiler. Ayağa kalkıp üzerilerindeki tozları silkelediler ve hiçbir şey olmamış gibi “nerde kalmıştık?” diyerek yeni taktikler geliştirmeye koyuldular.

Daha önce zorlayarak, ürküterek, tehdit ederek yapamadıklarını, bugün uzlaşma, fedakârlık, kardeşlik, şövalyelik gibi değerlerle yapmaya çalışıyorlar.

Yani şeytan bu kez sağdan yaklaşıyor.

Her fırsatta “Çağlayan’a kulak ver, Tandoğan’a bak, Gündoğdu Meydanı’nı gör” diyerek uzlaşma adı altında kendi gündemini dayatanlara, 22 Temmuz’da Çağlayan’da, Tandoğan’da, Gündoğdu’da toplanan kalabalığı saymalarını öneriyoruz.

Hem de bu kez Google Earth’den değil, göz kararı da değil, Yüksek Seçim Kurulu web sayfasından.

Bu sayılar arasındaki milyonlarca farkı görüp, bu kez siz uzlaşmaya ne dersiniz?

Abdullah Gül, Sezer’den çok daha tarafsız, çok daha güler yüzlü, çok daha hoşgörülü bir cumhurbaşkanı olacaktır.

Gelin siz bir fedakarlık yapın ve Abdullah Gül üzerinde uzlaşın.

Yine de içine sinmeyenlere denilebilecek tek söz kalıyor:

“Biz 7 yıl Sezer’e katlandık, siz de 7 yıl Abdullah Gül’e katlanın.”

Abdullah Gül, her an geri adım atacak kadar inançsız sağcı idare-i maslahatçılık ile sırtını askeri vesayete dayamış totaliter bir uzlaşma söylemi arasında sıkıştırılmış durumda.

AKP kurmayları bilmelidir ki; savcıyla, dergiyle, 301’le doymayan bu demokrasi öğütücüsüne bir Abdullah Gül’ü feda etmek sadece onun daha fazla  iştahını kabartacaktır.

Genç Siviller olarak; Abdullah Gül aday olamazsa çatışma çıkar diyemiyoruz, çünkü elimizde silah yok.

Abdullah Gül aday olmazsa kargaşa çıkar diyemiyoruz, çünkü emrimizde gazetelerimiz, televizyonlarımız yok.

Abdullah Gül aday olamazsa kriz çıkar diyemiyoruz, çünkü devletin en kudretli mevkilerinde adamlarımız yok.

Genç siviller olarak ancak şunu söyleyebiliyoruz: Abdullah Gül aday olamazsa, vicdanımız sızlar, demokrasimiz bir yara daha alır.

1961’de başına silah dayanıp, yurtdışına kaçmak zorunda bırakılan Ali Fuad Başgil’in cumhurbaşkanlığı adaylığı gibi ileride utanarak anlatacağımız bir hikâyemiz daha olur

SP3 Çıktı

Widows XP Service Pack 3 çıktı. Şu anda beta testi aşamasında olan paket yakında son kullanıcılara sunulacak yamalı bohçaya dönen windowsumuzu bir kez daha yamayacağız.

Paket sayesinde her kurulumun ardından sayıları yaklaşık 150 olan güncelleştirmeleri yüklemekten kurtulacağız gibi görünüyor. Böylece windowsumuzu biraz daha güvenli ( :b ) hale getirebileceğiz. Paketin getirdiği yenilikleri öğrenince burada daha sonra paylaşırım şimdilik bu kadar demeden önce aklıma takılan bir konuyu sizlere de iletmek istiyorum. Acaba bu yeni paket korsan kopyalara da kurulabilecek mi? 

Safari Avlanıyor mu?

Eski ihtişamlı günlerine iPod sayesinde yeniden kavuşan apple, bu başarısını devam ettirebilmek için sürekli hamlelerine yenilerini ekliyor. Daha çok kullanıcıya hitap edebilmek ve pazar payını genişletebilmek için ilk önce radikal bir değişikliğe giderek intel tabanlı işlemcilrele yola devam etme kararı aldı. Daha sonra boot camp yazılımıylan kendi makinelerinde windows’un çalışmasını sağladı. Arık isteyen PC’lerde MAC OS; isteyen de Mac’lerinde Windows çalıştırabiliyor.

Apple bu girişimlerinin sonuçlarından memnun olmalı ki kendi web tarayıcısı olan Safari‘yi geçen ayPC kullanıcılarının hizmetine sundu. Lansmanda çok iddialı konuşan Apple, Safari’nin inanılmaz derecede güvenli olduğunu söyledi ancak PC ortamında 11 saat geçiren Safari’nin bir sürü güvenlik a.ığı bulundu. Safari iki ayrı platformda aynı başarıyı gösteremedi. Burada sorunun Safari’de olmadığını das belirtmek isterim. Sorun PC’nin Mac’e göre çok daha geniş bir kullanıcı yelpazesine sahip olmasıdır. Daha çok kullanıcının bulunduğu bir ortam tabi ki hacker’ların yönelmeyi ilk tercih edecekleri alandır. Yani Mac’in güvenilirliği daha az saldırıya uğruyor olmasından kaynaklanıyor.

O zaman akla LINUX işletim sistemi de PC ortamında bulunmasına rağmen neden windos’tan daha güvenli sorusu gelebilir. Burada windows daha çok kullanıcıya sahip olduğu için zaten geriden başlıyor ama asıl nokta windos’un bir kapalı kutu olmasından kaynaklanıyor olması. Linux açık kaynaklı bir işletim sistemi olduğu için; bir güvenlik açığı tespit edildiğinde deneyimli kullanıcılar soruna çok hızlı el atabiliyorlar. Kısaca Linux’u tüm dünyadaki yazılımcılar saldırılara karşı korumaya çalışırken Windows sadece Microsot bünyesindeki yazılımcılar tarafından geliştirildiği için; bir açık saptandığında bir kaç kişinin yeteneğiyle bu açıklar giderilmeye çalışılıyor.

Ayrı platformlarda olmasına rağmen başarılı olabilen tek browser aklıma geliyor. Mozilla Firefox. Safari burada PC pazarından daha çok pay almak isteyen Apple firmasının alelacele bir kararı gibi görünüyor. Keşke güvenlik testlerine daha fazla önem verilebilseydi. Bakarsınız bundan 5 sene sonra en popüler tarayıcı olabilir ama Apple’ın çok çalışması gerekiyor.

  • 1
  • 2