Browse Tag

cep telefonu

Türkiye’deki cep telefonları ne kadar zararlı?

Telekomünikasyon Kurumu piyasadaki cep telefonlarını mercek altına aldı. Geçtiğimiz yıl kurulan Piyasa Gözetim Laboratuarı bir yıl boyunca 22 farklı marka ve model cep telefonunun ne kadar zararlı olduğunu araştırdı ve tam listesini yayınladı. 

Kurum laboratuarının bir yıllık çalışmalarının sonucu olan cep telefonlarının zararlarını belirten SAR (Specific Absorbtion Rate – Özgül Soğurma Oranı) değerlerini açıklandı. SAR değerine göre, elektromanyetik enerji miktarı bir cep telefonunda ne kadar fazlaysa o kadar zararlarından etkilenildiği anlamına geliyor.

TK yetkilileri, her marka ve modelin Kuruma geldiğini ve bu cep telefonlarının laboratuar ortamında test edildiğini belirtti. 22 adet farklı marka ve modelin elektromanyetik enerji miktarları bu veriler ile tespit edilirken, kurum yetkilileri 10 gr’lık kütle başına belirlenen SAR değeri 2 W/kg’lık sınır ve üzerinde bir cihaz tespit edilmediğini belirtti. 

International Commission on Non-Ionizing Radiation Protection (ICNIRP)’nin GSM mobil telefonlar için 10 gr’lık kütle başına belirlemiş olduğu limit SAR değeri 2 W/kg olarak belirtiliyor. 

SAR değerini aşan telefonlar toplanacak

Kurum görevlileri rutin olarak cep telefonlarını incelemeye devam edecek. Sınır değer ve üzerinde bir cihaz tespit edildiği taktirde kurum gazete ve televizyonlardan ilanlar vererek tüketiciye ulaşacak. Zararı tespit edilen cihaz tüketicilerin sahip oldukları da dahil olmak üzere piyasadan toplatılacak. TK bünyesindeki Piyasa Denetim Laboratuvarı  ICNIRP’nin değerlerine göre bu uyarı ve toplatma eylemini gerçekleştirecek. 

Kaynak: CnetTürkiye

Haberin tamamına ve telefonların SAR değerlerinin listesine ulaşmak için tıklayınız.

Cepte Yüksek Faturaya AB Engeli

Yurtdışı görüşmelerde cebimizi yakan uluslararası dolaşım ücretleri, AB’nin de dikkatini çekti. AB, uluslararası dolaşım ücretlerinde yüzde 70 azalma talep ediyor.

Avrupa Birliği Komisyonu, cep telefonu görüşmelerinin daha ekonomik şartlarda yapılabilmesi için çalışmalara başladı. Komisyon, AB ülkelerinde faaliyet gösteren operatörlerin, farklı operatörlerden gelen konuşmalara uyguladıkları ücretlerde yüzde 70 azalma sağlamayı hedefliyor.

AB Komisyonu’nun bilgi toplumundan sorumlu üyesi Viviane Reding ve rekabetten sorumlu üyesi Neelie Kroes tarafından yapılan açıklamada görüşme sonlandırma ücretlerinin AB içinde 0,02 Euro/dk ile 0,18 Euro/dk arasında değiştiği, ortalama olarak ise sabit hatlardaki ücretlerin 9 katı olduğu, bunun da piyasada rekabeti olumsuz etkilediği belirtildi.

Önümüzdeki 3 yıl içinde cep telefonu operatörlerinin farklı operatörlerden gelen konuşmalara uyguladıkları toptan fiyatları yüzde 70 oranında azaltmayı hedeflediklerini belirten Reding tasarıların yasal bağlayıcılığı olmasa da ulusal telekomünikasyon düzenleyicilerinin aldıkları kararlarda etkili olacağını umduklarını ifade etti.

AB Komisyonu, SMS ücretlerinde de indirime gidilmesi yönünde operatörlere baskı yapıyor. AB Komisyonu’nun bilgi toplumundan sorumlu üyesi Viviane Reding, “Kısa mesajlara uygulanan ücretlerin yüzde 97’si kâr. Bu oran kabul edilemez” dedi.

AB’de dolaşım çerçevesinde yılda yaklaşık 2,5 milyar SMS mesajı gönderiliyor. Komisyon’un araştırmalarına göre Fransız bir turist diğer AB ülkelerinde mesaj başına ortalama 0,30 Euro ücret öderken bu rakam bir İngiliz turist için 0,63 Euro’ya kadar çıkabiliyor. Komisyon’un SMS konusundaki çalışmalarına paralel olarak 30 Haziran 2007 tarihinde yürürlüğe giren Dolaşım Yönetmeliği de gözden geçiriliyor.

Komisyonun sonbaharda Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Birliği Bakanlar Konseyi’ne yeni önerilerde bulunması öngörülüyor.

Kaynak: TÜBİDER

Mobil iletişim Vergilerinde Hala Dünya Şampiyonuyuz

Vodafone’un sponsorluğunda İstanbul Ekonomi Danışmanlık tarafından yapılan “Mobil İletişime Yönelik Vergi Politikaları: AB Örneği ve Türkiye” başlıklı araştırmanın sonuçları, düzenlenen basın toplantısında kamuoyuyla paylaşıldı.

Türkiye’nin, mobil iletişim hizmetleri alanında AB ortalamasının üç katı vergi oranıyla açık ara dünya şampiyonluğunu elinde tuttuğu açıklandı. İstanbul Ekonomi Danışmanlık tarafından hazırlanan rapor, bugün düzenlenen bir basın toplantısıyla telekom gazetecileriyle paylaşıldı. Raporda, AB’ye uyum ve Türk ekonomisinin daha hızlı büyümesi için Hazine Payı ve Özel İletişim Vergisi’nin kaldırılması öneriliyor.

İstanbul Ekonomi Danışmanlık Yönetici Ortağı Sinan Ülgen, toplantıda yaptığı sunumda Türkiye’nin, mobil iletişime uygulanan vergilerle dünyada birinci sırada olduğunu ve onu bir Afrika ülkesi olan Uganda’nın takip ettiğini söyledi.

KDV, ÖİV ve Hazine Payı ile birlikte yapılan kesintinin yüzde 58’i bulduğuna işaret eden Ülgen, vergilendirmede yüksek tutulan baremin bir çok olumsuzluğu da beraberinde getirdiğini söyledi. AB raporunda, mobil iletişim vergilerinin yüksekliğine açık bir şekilde vurgu yapıldığını ve bunun müzakerelerin gecikmesi anlamını taşıdığını ifade eden Ülgen, üye ülkelerden Yunanistan’da, abonelerin aylık faturada 1.92 ile 5.75 dolar arasında değişen kullanım bedeli ödediklerini söyledi.

AB’nin, federal bir yapıda olmamasına rağmen üye ülkelerin AB’nin rekabetçilik ve tek pazar hedeflerine uyumlu komünikasyon politikaları uygulamakla yükümlü olduklarını hatırlatan Ülgen, birliğin, bu şekilde politikalar uygulamayan devletlere müdahale hakkının olduğunu açıkladı.

AB’ye uyum açısından Türkiye’de vergilerin yüksek olduğunu anlatan Ülgen, bunun, düzgün bir rekabeti ve sektöre olası girişleri engellediğini söyledi. AB normlarına göre aynı işi gerçekleştiren şirketlerin aynı şekilde vergilendirilmeleri gerektiğini belirten Ülgen, Türkiye’de ise sabit ile mobil operatörler arasında vergilendirme farklılıklarının bulunduğunu söyledi.

AB ile uyum müzakereleri çerçevesinde telekomünikasyonun, “Medya ve Bilgi Toplumu” başlığı ile 10’ncu sırada bulunduğuna işaret eden Ülgen, önerilerinin, mobil telekom işletmecileri ile sabit operatörler arasındaki eşitsizliğin giderilmesi ve Özel Tüketim Vergisi oranının eşitlenmesi olduğunu söyledi.

İstatistiksel olarak her 100 kişiden 82’sinin potansiyel kullanıcı olarak tespit edildiği Türkiye’nin, bu penetrasyon oranı ile Avrupa’da Moldova, Arnavutluk, Bosna ve Belarus devletlerini geçmeyi başarabildiğine işaret eden Ülgen, yine yapılan araştırmalara göre mobil iletişim penetrasyonu ile ekonomik büyüme arasında bir ilişkinin olduğunun ortaya çıktığını söyledi. İletişim imkanlarının daha iyi olduğu ülkelerde verimliliğin daha fazla olduğunun görüldüğünü belirten Ülgen, bunun Gayri Safi Yurtiçi Hasıla oranlarında yaşanan hızlı yükselme ile de bariz bir şekilde ortaya çıktığını söyledi.

Bireylere fırsat eşitliği sağlanmasında internete erişimin büyük önem taşıdığını belirten Ülger, mobil iletişimde uygulanan vergilendirmenin özellikle veri iletişimini sağlayacak olan yeni uygulamalarda da devam ettirilmesi halinde bu vergilendirmelerin gelişmeyi engelleyeceğini açıkladı.

Vergilendirmedeki mevcut uygulamalar;
-AB ile uyumluluk konusunda ciddi çelişkilere,
-Ekonominin genel verimliliğinin düşmesine,
-Büyüme hızının yavaşlaması,

sonuçlarını doğurduğu belirtilerek çözüm için 1999 yılında yaşanan depremden sonra geçici olarak konulan Özel İletişim Vergisi’nin, en azından tedricen kaldırılmasının büyük bir ferahlama getireceği ifade edildi.

İstanbul Ekonomi Danışmanlık Yönetici Ortağı Can Buharalı, turk.internet.com’a yaptığı açıklamada şunları söyledi; “Özel İletişim Vergisi’nin ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Bu konu, sadece Ulaştırma Bakanı’nın kendi başına halledebileceği bir konu değil. Maliye Bakanı ile etkilerini ele almaları ve beraber bir karar vermeleri gerekiyor. Maliye’nin, politikaları çerçevesinde kademeli bir düşüş olabilir. Önümüzdeki 1-2 sene içerisinde hızla düşürülmeleri gerekiyor. İlgili müzakere maddesinin açılması için katkı sağlayacağını düşünüyorum.”

Kaynak: TURK.INTERNET

Opera Mobil 9.5 Beta Yayında

Mobile World Kongresi’nden beri beklenen Opera Mobile 9.5’un beta sürümü çıktı.

Opera’nın Windows Mobile üzerinde çalışan tarayıcısı Opera Mobile 9.5’in betası, bugünden itibaren indirilebilir duruma geçti.

9.5 beta’nın kullanıcılara getirdiği yenilikler, kullanımı daha kolay ve rahat hale getirilen arayüzle başlıyor.

Daha şık, daha derli toplu bir arayüze kavuşan tarayıcının yeni marifetleri, tabii ki bu kadarla kalmıyor.

Tarayıcı artık aynı Opera Mini gibi web sayfalarını açılır açılmaz tanımlayıp, kullanıcının sitenin tamamını görüntülemesine, dikkatini çeken alanları kaydırıp yakınlaştırmasına olanak tanıyor.

En hızlı ve en çok standart tanıyan tarayıcılardan biri olan Opera Mobile, 9.5 betayla ile de bu şanını gölgelemiyor. Hatta artık daha da çevik, çünkü web sayfaları ve resimler tek bir dokunuşla telefona kaydedilebiliyor.

Opera Mobile 9.5 beta’da, geliştiriciler de düşünülmüş. Opera’nın geliştirme aracı Dragonfly, betayla birlikte platformlar arası uçuşlara başlıyor. Geliştiriciler artık JavaScript hatalarını ayıklayabilecek, DOM ve CSS’leri inceleyerek yanlışları kolayca görüp tarayıcının canına can katacaklar.

Kaynak: TÜBİDER

Tüketici Numara Taşınabilirliğinden Habersiz

Avea’nın pazarı ve tüketici ihtiyaçlarını takip etmek amacıyla düzenli olarak gerçekleştirdiği Pazar araştırmalarının Nisan 2008 ayağı sonuçlandı. Araştırmaya göre tüketicilerin yüzde 92’si, Numara Taşınabilirliği’nin kapsamını bilmiyor.

Avea tarafından düzenli olarak gerçekleştirilen GSM pazar araştırmasına göre, tüketicilerin yüzde 92’si, Numara Taşınabilirliği kapsamında sahip oldukları numarayı, operatör kodu dahil değiştirmeden diledikleri operatörden hizmet alabileceklerini bilmiyor. Avea’dan konuyla ilgili yapılan yazılı açıklamada, tüm operatör kullanıcılarının içinde bulunduğu 1.787 kişi ile yapılan araştırmaya göre tüketicilerin Numara Taşınabilirliği konusunda tam olarak bilgi sahibi olmadığı kaydedildi.
 
Kasım 2008’de hayata geçirilecek olan ‘Numara Taşınabilirliği’ uygulamasının tüketiciler arasında bilinirliğinin ölçülmesi amacıyla Avea tarafından yapılan araştırmada Numara Taşınabilirliğinin ne olduğunu bildiğini söyleyenlerin oranının yüzde 8 olarak kaydedildiği aktarılan açıklamada, şu görüşlere yer verildi:
 
“Numara Taşınabilirliğini bildiğini belirten, katılımcıların yüzde 65’i uygulamanın tanımını doğru yaparken, numarasının değişmeyeceğini ancak başındaki kodun değişeceğini düşünenlerin oranı yüzde 35 olarak kaydedildi. Bu çerçevede, Numara Taşınabilirliği uygulamasını doğru bilenlerin oranı tüm GSM aboneleri içinde yüzde 5 olarak tespit edildi.
 
‘Uygun konuşma fiyatları’ ve ‘sunulan uygun fiyatlı tarifeleri’ tüketiciler tarafından numaralarını taşımada öncelik verecekleri iki konu olarak belirtildi. Tüketicilerin operatör değiştirirken dikkate alacakları diğer unsurlar ise; ‘kapsama alanı’, ‘iletişim kalitesi, ‘uygun SMS ücretleri’ ve ‘güvenilirlik’ oldu.
 
Avea, fiyat avantajları ve sunulan servisleri göz önünde bulundurarak abonelerin numaralarının başındaki kodu ile birlikte, tercih ettikleri operatöre taşıyabilmeleri anlamına gelen Numara Taşınabilirliği’nin etkin bir şekilde uygulanması konusunda çalışmalarına devam ediyor. Numara Taşınabilirliği sayesinde, tüketiciler Kasım 2008’de diledikleri operatörden hizmet alabilecek, sahip oldukları numarayı değiştirmek zorunda olmadan, tercih ettikleri hizmeti ve fiyatları sunan operatörü özgürce seçebilecekler. Tüm GSM kullanıcıları Numara Taşınabilirliği hakkında detaylı bilgiye 444 1 500 nolu Avea Müşteri Hizmetleri’nden veya www.avea.com.tr adresinden ulaşabilirler.”

Kaynak: Dünya

İnternet Her Yerde

Yeni geliştirilen ‘USB Stick’ ile artık her yerden internete bağlanılabilecek

Vodafone’dan yapılan yazılı açıklamada, Temmuz itibariyle başlayan kampanya kapsamında, “Hesaplı İnternet Paketleri” arasından 1 GB’lık paketi seçen ve 12 aylık kullanma taahhüdü veren Vodafone abonelerinin, Vodafone USB Stick modem cihazına ücretsiz sahip oldukları ve aylık sabit ücreti indirimli olarak ödedikleri kaydedildi.

GPRS ve EDGE teknolojilerini destekleyen ve Windows ile MAC OS X işletim sistemiyle çalışabilen yeni ürünün, doğrudan bilgisayarın USB girişinden bağlantı yaptığı ve herhangi bir USB kablosuna ihtiyaç duymadığı belirtildi.

Açıklamada, şunlar kaydedildi: “Vodafone Mobile Connect USB Stick Kampanyası kapsamında, ‘Hesaplı Internet Paketleri’-1 GB’lık paketi 12 ay boyunca kullanma taahhüdü veren Vodafone aboneleri, Vodafone Mobile Connect USB Stick cihazına ücretsiz sahip olurken, aylık sabit ücreti 35 YTL olan ‘Hesaplı İnternet Paketleri-1 GB’lık pakete ise ayda sadece 25 YTL ödüyorlar. İlgili fiyatlara KDV ve ÖİV dahil edildiğinde ‘Hesaplı İnternet Paketleri’-1 GB’lık paket aylık sabit ücreti 42,42 YTL, indirimli ‘Hesaplı İnternet Paketleri’- 1GB’lık paket aylık sabit ücreti ise 30,30 YTL’dir.”

Vodafone Türkiye Promosyon ve Uluslararası Teklifler Bölüm Başkanı Erkut Erkut, konuya ilişkin değerlendirmesinde, “Vodafone Mobile Connect USB Stick, kullanıcının istediği yerden istediği an internete bağlanabilmesini sağlıyor. Bir memory stick kadar küçük olan bu yeni ürünümüz, piyasadaki benzerlerine kıyasla hem daha ekonomik hem de son derece kullanıcı dostu oluşuyla dikkat çekiyor” dedi.

Kaynak: TÜBİDER

2010 Yılında Dünyanın Yarısı Cep Telefonu Kullanacak

2010 yılında dünya nüfusunun yarıdan fazlasının cep telefonu kullanıcısı olacağı tahmin ediliyor.

Strategy Analytics analiz kuruluşunun tahminine göre, şu an dünya nüfusunun yüzde 40’ının cep telefonu kullanmasına karşılık, bu pazarın Asya, Ortadoğu ve Afrika’daki gelişimine paralel olarak 2010 yılının başında, nüfusun yarıdan fazlası mobil telefon kullanacak.

Araştırmaya göre, dünyada şu an 3,9 milyar olan cep telefonu abonesi sayısı 2013’te 5,6 milyara ulaşacak.

Asya-Pasifik, Ortadoğu ve Afrika’nın, 2013’e kadar abone sayısını yüzde 80 düzeyinde artırarak, mobil telefon pazarının lokomotifi olacağını tahmin eden analiz kuruluşu, bu üç bölgenin dünyadaki abone sayısının yüzde 60’ını ve iş hacminin yüzde 40’ını temsil ettiğini belirtti.

Uzman Phil Kendall, bu yıl sonuna kadar 500 milyona yakın abonenin, çok daha iyi veri, internet, video iletme olanağı sağlayan üçüncü kuşak (3G) cep telefonu hizmetinden yararlanacağını belirtirken, bir başka analizci Susan Wels de Grimaldo, 2009’da cep telefonu gelirlerinin üçte birini oluşturacak 3G’den altı aboneden birinin faydalanacağını, 2013’te ise abonelerin yarısının bu hizmeti kullanacağının tahmin edildiğini bildirdi.

Kaynak: TÜBİDER

Cep Telefonlarına Ortak Dil

Dünyanın önde gelen cep telefonu şirketleri, Symbian yazılımını ortak cep telefonu dili olarak kullanma konusunda anlaşma sağladı.

İnternetteki ilgili sitelerden derlenen bilgilere göre, Nokia, Sony Ericsson, Motorola ve NTT DOCOMO firmaları, halen birçok cep telefonunda kullanılan işletim sistemi Symbian ve onun alt kolları olan S60, UIQ ve MOAP yazılımlarını açık kaynak kodlu ortak dil olarak kullanacağını açıkladı. Söz konusu ortaklığa AT&T, LG Electronics, Samsung Electronics, STMicroelectronics, Texas Instruments ve Vodafone da destek sağlayacak.

Yapılan anlaşma doğrultusunda Symbian ekibi Nokia’ya katılacak. Birlik, 2009 yılının ilk yarısında kurulacak ve çalışmaya başlayacak.

Çalışmaların ardından 2010 yılında Symbian işletim sistemi, resmi olarak birliğe katılacak firmalar tarafından ortak ve ücretsiz olarak EPL (Eclipse Public License) lisansı ile geliştirilecek.

Satılan cep telefonlarının yüzde 60’ının Symbian işletim sistemine sahip olduğu tahmin ediliyor

Kaynak: TÜBİDER

Eller Ay’a Biz Yaya

Şahsen çok sık aralıklarla cep telefonu değiştirmesem de (genelde 2-3 yılda bir) ilgili haberleri takip ederim. Telsim’in yerini Vodafon alınca baya bi ümitlenmiştim çünkü böyle global bir şirketin yurt dışında uyguladığı stratejiyi ülkemizde de uygulayacağını ve bir abonelik sözleşmesi ile piyasadaki güzel telefonları kullanabileceğimizi düşünmüştüm. Ana yanılmışım.

Sektörün önde gelenleri ise durumun yanlış anlaşıldığını yurt dışında da durumun pek cazip olmadığını söylüyorlar. Oysa şurada okuduğum yazı beni epey düşündürdü. Bakın Almanya’da millet iPhone 3G’yi ne kadara alacak. 

Elektromanyetik Kirlilik Tehdit Oluşturuyor

İnsan yaşamını kolaylaştırmak için geliştirilen teknoloji ürünü cihaz ve sistemlerin yaydığı elektromanyetik sinyaller, insan sağlığını tehdit ediyor.
 
Özellikle yüksek gerilim hatları ve radyo-televizyon verici istasyonlarının yakınlarında oturanlar ile trafo merkezlerinde çalışanların sağlığını tehdit eden elektromanyetik dalgalar, günlük yaşamda kullanılan birçok cihazla risk oluşturuyor.

Sakarya Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Osman Çerezci, pilot il olarak belirlenen İstanbul, Ankara, Bursa, Antalya, Samsun ve Sakarya’da, elektromanyetik kirlilik konusunda ölçümler yaparak, elde edilen veriler hakkında rapor hazırladı.

Yaklaşık 6 aylık bir çalışma sonucu hazırlanan raporda, söz konusu bölgelerdeki yüksek gerilim hatları, trafolar ve baz istasyonlarının yaydığı elektromanyetik radyasyon oranları ölçülerek, kayda alındı.

Raporda, “Baz istasyonu, cep telefonu, radyo-TV ve telsiz vericileri ile yüksek gerilim hatları nedeniyle yayılan elektromanyetik radyasyonun nükleer radyasyon gibi etkili ve korkunç olmasa da maruz kalan beden üzerinde zaman içinde oluşturacağı etkiler hepimizi korkutmaya devam ediyor” ifadeleri yer alıyor.

Televizyon, radyo, telsiz ve telefon vericilerine ait antenler ile evlerde kullanılan televizyon, bilgisayar, mikrodalga fırın, saç kurutma makinesi ve benzeri cihazların elektromanyetik radyasyon yaydığı belirtilen raporda, daha önce yapılan deneylerde, mikrodalgalara yoğun ve uzun süreli maruz kalanların alzheimer, parkinson ve ciddi göz hasarı yaşadığı ifadelerine yer verildi.

Dijital cep telefonlarının baş çevresinde mikrodalga darbeleri ürettiği vurgulanan raporda, şu bilgiler yer aldı:

“Herhangi bir nedenle her insan vücudunda kansere yol açabilecek özelliğe sahip hasarlı hücreler bulunabilir. Böyle bir insanın bu hasarlı hücrelerinin bir şekilde elektromanyetik alana (bilgisayar, cep telefonu veya elektrikli bir aletten gelen) maruz kalması sonucu vücut bağışıklık sistemi bozularak, kanserin hızlı bir şekilde gelişmesine yol açacağı ifade edilmektedir.

Birçok bilimsel raporda cep telefonlarıyla ilişkili olarak baş ağrısı, endişe, kısa süreli hatırlamada azalma, giderek artan kronik yorgunluk, deri uyuşukluğu, stres, görüş alanında daralma, kulak çınlaması gibi yaşam kalitesini düşürücü sağlık sorunları olabileceği belirtilmektedir.

Cep telefonları elektromanyetik dalgaları alıp vererek iletişim sağlar. Yani hem radyasyon kaynağı hem de radyasyon alıcısıdır. Cep telefonu konuşması anında radyasyon kafatasından beyine doğru ilerler ve hücrelerle etkileşir.”

Üzerinde özellikle durulan yüksek gerilim hatları ve trafoların yakında yaşayanların önemli derece risk taşıdığı ifade edilen raporda, şöyle denildi:

“Yüksek gerilim hatlarının, yakın çevresinde yaşayanlar için kanser riskini artırdığı bilinmektedir. Hamilelerde sıklıkla düşüklere neden olduğu, psikolojik rahatsızlıklar verdiği tespit edilmiştir. Arılarda üretkenlik ve bal üretiminde düşüş gözlenmiştir.

Yüksek gerilim hatlarına yakın bölgede oturan insanların kansere yakalanma riskinde yüklü partikül ve iyonların önemli rol oynadığına dikkat çekilmektedir.

Yani yüksek gerilim hatları havada yüklü partiküller oluşturur ve bunlarda havadaki kirliliklerle bütünleşerek insanların nefes almasıyla iç bünyeye geçebilmektedir.”

Radyo-TV vericilerinin de önemli derecede elektromanyetik radyasyon yaydığı vurgulanan Sakarya Üniversitesinin raporunda, bir verici anteninin bin tane baz istasyonu gücünde sinyal yaydığı ifade edildi.

Kentlerdeki radyo-TV yayını yapan antenlerin mutlaka çok yüksek, özel bir kulede toplanması ve belirli bir mesafeye kadar yakınlarında kesinlikle yerleşime izin verilmemesi gerektiği kaydedilen raporda, İstanbul ve Ankara’daki verici antenlerinin bulunduğu noktalara dikkat çekildi.

Pilot illerde yapılan araştırmalarda, birçok semt ya da mahallelerde bir veya birkaç tane trafo olduğu kaydedilen araştırmada, özellikle büyük şehirlerdeki trafoların nereye yerleştirileceği konusunun sorun olduğu belirtilen raporda, şu görüşler aktarıldı:

“Yaptığımız araştırmalarda bodrum katına yerleştirilmiş bir trafonun yaydığı şiddetli manyetik alan nedeniyle 1. katta oturanları ve bitişikteki daireleri sürekli elektromanyetik ışımaya maruz bıraktığı belirlenmiştir. Böyle bir durumda bilgisayarların ve diğer elektronik cihazların etkilenmesi kaçınılmazdır. Peki ya orada oturan insanların durumu ne olacaktır?

Okul bahçelerinde oynayan çocuklar için de bitişiklerinde bulunan trafodan yayılan manyetik alan bir şekilde olumsuz etkiler oluşturabilecektir. Bu açıdan Milli Eğitim Bakanlığı’na önemli görevler düşmektedir.

Elektromanyetik kirlilikten eğitim çağındaki çocukların etkilenmemesi için çeşitli okul bahçelerine yerleştirilmiş trafoların okul yakınlarından geçen iletim hatlarıyla beraber kaldırılarak, çevresi yeterince boş olan uygun arazilere yerleştirilmelidir.”

Elektrikli cihazların yaydığı elektromanyetik radyasyon nedeniyle en fazla etkilenen risk grupları içine hamileler ve gelişim çağındaki çocukların girdiği kaydedilen araştırmada, “Elektronik cihazlardan yayılan elektromanyetik radyasyona karşı gerekli önlemler alınırsa, endişe edilecek bir durum yoktur. Önemli olan kullanılacak cihazın hangi şartlar altında zararlı ve zararsız olduğunu bilip ona göre kullanmaktır.

Elektromanyetik radyasyon yayan cihazların insan sağlığına zarar vermeme limitleri araştırmalar neticesinde tespit edilmekte ve bu limitlere göre yasal düzenlemeler hazırlanmaktadır” uyarısında bulunuldu.

Elektromanyetik radyasyon konusunda her ülkenin kendi standartlarına göre limit değerler belirlediği aktarılan raporda, bu değerlerin Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da tanınan ve uluslararası bir komisyon olan İyonize Olmayan Radyasyondan Koruma Komisyonu (ICNIRP) tarafından belirlendiği hatırlatılarak, yayılan radyasyonun frekansına bağlı olarak değiştiği vurgulandı.

Türkiye’de yüksek gerilim hatları ve trafolardan kaynaklanan elektromanyetik radyasyon konusunda herhangi bir yasal düzenleme olmadığının altı çizilen Sakarya Üniversitesi raporunda, kirlilikten korunma önerileri de sıralandı.

Kişilerin söz konusu tehdit karşısında bilinçli olması ve riski ciddiye alması gerektiği bildirilen raporda, korunma yöntemleri şöyle sıralandı:

-Cep telefonu kullanımını azaltın. (Elektromagnetik kirlilik kaynakları arasında en fazla risk cep telefonu kullanımı kaynaklıdır.)

-Mikrodalga fırın çalışırken yakınında bulunmayın.

-Çocukların televizyona yakın oturmasını engelleyin.

-Başınız yatak odasında kablo ve prizlere yakın olacak şekilde uyumayın.

-Elektromanyetik dalga yayan herhangi bir cihazın mümkün mertebe uzağında bulunun.

-Camilerde elektrikle alttan ısıtma sistemlerini önceden çalıştırın. Cemaat camii içindeyken sistemi kapatarak, fişi mutlaka prizden çekin.

-Radyasyondan korunmada beslenme önemlidir. Yüksek kalorili, özellikle kızartılmış gıdalar tüketmekten kaçınılmalı. Toksinleri bağlayarak vücudun korunmasında önemli rol oynayan elmadaki “pektin” maddesinin alınması, brokoli, lahana, tere gibi yeşil sebze tüketimi, laktobalit içeren yoğurt çökelek gibi süt ürünleri, korunmaya etki eden faktörlerdendir.

-A, C ve E gibi vitaminlerin kullanımı kalsiyum ve magnezyum, bunun yanı sıra selenyum, germanyum, vanadyum gibi eser elementler serbest radikal oluşumunu engellemesi açısından gıdaya ilave olarak alınması uzmanlarca tavsiye edilmektedir.

-Konutların yüksek gerilim hatlarından en az 100 m uzakta yapılması için gerekli yasal düzenlemenin yapılmalı.

-Bazı yerel yönetimlerin yüksek gerilim hatlarının altına önceden yapmış oldukları yürüme, koşu yolları ve çocuk oyun parkları gibi tesisler iptal edilmeli. Uyarı işaretleri bulunan panolarla halk ikaz edilmeli.

-Yerleşim bölgelerinden geçen hatların yer altlarına alınması için proje geliştirilmeli veya güzergah değişiklikleri yapılmalı.

Raporda, Bursa ve Samsun’da yerleşim olmayan bölgelere konumlandırılmış olan radyo-TV vericilerine ait değerlendirmeye dikkat çekilerek, şehir içinde oluşturduğu elektromanyetik radyasyon seviyesinin “limitlerin çok altında” kaldığı belirtildi.

İstanbul, Ankara, Sakarya ve Antalya’daki ölçümlerde ise vericilerin yerleşim bölgelerine çok yakın olması dolayısıyla limitlere yakın seviyede kirlilik oluştuğu kaydedilen raporda, Telekomünikasyon Kurumunun sürekli denetim yaparak limit değerlerin korunması için çalışma yaptığı vurgulandı.

Baz istasyonlarının oluşturduğu kirlilik konusunda ise 6 ilde “birkaç tane dışında” kamuoyunda infial ve endişeye yol açacak seviyede kirlilik olmadığı bildirilen raporda, şunlar kaydedildi:

“Söz konusu illerdeki baz istasyonlardaki kirliliğin, limit seviyenin çok altında kaldığı gözlenmiştir. Halkımızı rahatlatacağını umduğumuz bu sonucun oluşmasında Telekomünikasyon Kurumunun yönetmeliğin tüm gereklerinin GSM operatörleri tarafından benimsenmesi için gösterdiği ısrarcı ve kararlı tavrı çok önemli olmuştur.

Ayrıca şehirlerde tüm radyo ve TV vericilerinin tek bir yüksek kulede toplanması amacıyla kurulan “Anten AŞ” projesinin gerçekleşmesi halinde, elektromanyetik kirliliğin azaltılmasına ve kontrolüne yönelik önemli bir gelişme olacaktır.”

Raporun son bölümünde kirlilik kaynakları arasında yapılan risk sıralamasında, cep telefonları ve yüksek gerilim hatlarının “çok çok riskli”, radyo-tv vericilerinin “oldukça riskli, baz istasyonlarının ise “az riskli” olduğu ifade edildi.

Uzmanlar, yapılan bilimsel araştırmalarda cep telefonlarının büyük bir tehdit olduğu vurgusunu yaparak, mümkün olduğunca telefonla az konuşulması, konuşma sırasında cihaz ile kulağın arasına en az bir parmak mesafe konulması veya kulaklık kullanılması uyarısında bulundu.

Kaynak TÜBİDER